Tehassantü bi-zi’l-mülki ve’l-melekûti va’tesamtü bi-zi’l-izzeti ve’l-azameti ve’l-kibriyâ’i ve’lceberûti ve tevekkeltü ale’l-hayyillezî lâ yenâmü ve lâ yemût
Batı Kapısı Yakınındaki Levha: Hz. İbrahim ve Meleklerin Diyaloğu
Bu tarihi levhada, celî divani yazıyla etkileyici bir olay anlatılmaktadır. 1275 (M.1858/1859) yılında hattat Şefik tarafından yazılan bu eser, Hz. İbrahim ile Cebrail ve Mikail (AS) arasında geçen manevi bir konuşmayı tasvir eder.
Melekler, Hz. İbrahim’in Allah katındaki yüce makamını – “Halilim” (dostum) olarak anılmasını – zenginliğiyle ilişkilendirirler. Bunun üzerine Allah, bu sırrı açıklamak üzere iki meleğini peygamberin yanına gönderir.
Hz. İbrahim, karşısında aniden beliren yabancı iki kişiye karşı Allah’a şöyle sığınır:
“Mülkün ve melekûtun sahibine sığınıyorum. İzzet, azamet, kibriya ve ceberutun sahibine tutunuyorum. Uyumayan ve ölmeyen diri olana tevekkül ediyorum.”
Cebrail buna şu tesbihle cevap verir:
“Sübbûhun kuddûsün, rabbünâ ve rabbü’l-melâiketi ve’r-rûh”
(Her türlü eksiklikten uzak olan, bizim Rabbimiz ve meleklerin, Ruh’un Rabbidir.)
Bu sözlerin etkisiyle Hz. İbrahim derin bir manevî hâle bürünür, hayran kalır ve bu ifadeleri tekrar tekrar öğrenmek ister. Karşılığında sahip olduğu her şeyi meleklerle paylaşır.
Sonunda melekler, onun gerçekten Allah’ın Halili olmaya layık biri olduğunu anlar. Mikail şöyle der:
“Vellâhü rabbî lâ şerîke lehû”
(Allah benim Rabbimdir, O’nun hiçbir ortağı yoktur.) Levhadaki yazı bu noktada göğe doğru yükselir ve meleklerin semaya doğru süzülerek ayrılışını simgeler.